Bizimle iletişime geçin

GENEL

ASAŞ’tan PVC Kaplamada  Devrim Niteliğinde İki Yeni Teknoloji!

Yayınlandı

-

ASAŞ, PVC profil kaplamada Alüminyum Kaplama ve 3D Baskı Kaplama gibi iki devrim niteliğinde teknolojiyle, estetiği, dayanıklılığı ve tasarım özgürlüğünü bir üst seviyeye taşıyor.

ASAŞ, PVC profil kaplamada sektöre öncülük eden iki yeni teknoloji sunuyor. Bu teknolojiler, PVC doğrama sistemlerinde estetik, dayanıklılık ve tasarım özgürlüğü sunan yeni bir alternatif yaratıyor.

Türkiye’de bir ilk olan alüminyum kaplama teknolojisi ile PVC profillerin gerçek alüminyum folyo ile kaplanması sağlanıyor. Bu yenilikçi işlem, alüminyum görünümünün estetiğini ve dayanıklılığını, PVC’nin avantajlarıyla birleştiriyor.

Modern ve şık bir görünüm sunan alüminyum kaplama, özelleştirilebilir yüzey işlemleriyle projelere estetik ve çekicilik katarken proje tasarım aşamalarına da esneklik sağlıyor. Kopma ve yüzeyden ayrılma risklerini en aza indiren bu teknoloji, PVC’yi daha dayanıklı ve uzun ömürlü hale getiriyor. Alüminyum doğrama görünümü ve yenilikçi kesim teknolojisi sayesinde pürüzsüz köşe birleşim detayları yaratılabilirken, diğer mimari elemanlarla da mükemmel uyum sağlıyor. Bu sayede modern ve estetik bir görünüm isteyenler için tercih edilecek yapı malzemelerinin ilk sıralarında yer alıyor. Üstelik konvansiyonel alüminyum kapak uygulamalarına göre daha düşük ağırlıkla yüksek performans sağlıyor.

ASAŞ, PVC doğrama teknolojisinde Türkiye’de bir ilk olan 3D baskı kaplama ile tasarımda sınırsız özgürlük sunuyor. Bu yenilikçi teknoloji, PVC profillere istenen her deseni, rengi ve görüntüyü uygulama imkanı veriyor. 3D baskı kaplama ile, farklı tarzları yaşam alanlarına yansıtmak ve özelleştirilebilir doğramalar yaratmak mümkün hale geliyor. Bu kaplama da UV ışınlarına ve zorlu hava koşullarına karşı yüksek direnç gösteriyor. Tüm PVC profil ailelerinde uygulanabilen, farklı tasarım ve projelerde özgürce kullanılabilen bu kaplama teknolojisi özgün projelere imza atmak isteyenlerin ilk tercihi olmaya aday. 

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Nitelikli Isı Yalıtımı Deprem Riskine  Karşı Kalkan Görevi Görüyor

Yayınlandı

-

Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 73’ü, birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde yaşıyor. Bu orana karşın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde 19 milyon civarında olan yapı stokunun ortalama 6-7 milyonluk kısmı riskli statüde yer alıyor. 

Söz konusu veriler dikkate alındığında, Türkiye’deki yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi hayati önem taşıyor. Bu kapsamda binaların inşasında uygun proje ve denetimlerin yanı sıra nitelikli ısı yalıtımı da kritik bir rol oynuyor. 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Baumit Türkiye Teknik Müdürü Meltem Bayraktar San, yalıtım malzemelerinin dış etmenlere karşı binanın direncini artırarak, deprem sırasında yapısal bütünlüğün korunmasına yardımcı olduğunu belirtti. San ayrıca, ısı yalıtımının binalarda oluşabilecek nem, yoğuşma, korozyon gibi sorunların önüne geçerek yapının sağlam kalmasına önemli katkıda bulunduğunu vurguladı. 

Depreme dayanıklı binalar denildiğinde akla ilk gelen unsurlar sağlam temel ve güçlü taşıyıcı sistemler olsa da bina bütünlüğünü koruyan ısı yalıtımı da bu anlamda kritik bir role sahip. 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında dayanıklı binalar için yalıtımın önemine dikkat çeken Baumit Türkiye Teknik Müdürü Meltem Bayraktar San, nitelikli ısı yalıtımının binanın enerji verimliliğini artırmanın yanı sıra bina mukavemetini de artırarak deprem anında ve sonrasında yapı güvenliğine katkı sağladığını vurguladı. 

“Türkiye’deki yapı stokunun yüzde 40’ının acilen yenilenmesi gerekiyor”

Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde yapıların sağlam zemine oturtulması ve zemin etüdü çalışmalarının titizlikle yapılması gerektiğini vurgulayan Meltem Bayraktar San; “İTÜ Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 43’ü birinci derece deprem bölgesinde, yüzde 30’u da ikinci derece deprem bölgesinde yaşıyor. Yani ülkemizdeki nüfusun yaklaşık yüzde 73’ü, deprem açısından riskli bölgelerde hayatını sürdürüyor. Diğer yandan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut bulunuyor. Bunlardan 1999 depreminden sonra yapılan yaklaşık 5 milyon konutun iyi durumda olduğu değerlendirilirken, 14 milyon konutun afet riski yönünden incelenmesi gerekiyor. Deprem tasarımı ve malzeme dayanımı yetersiz olan yapılar ile mühendislik hizmeti almadan kaçak olarak inşa edilen yapılar gözetildiğinde, bakanlık verilerine göre ülkemizdeki toplam yapı stokunun yaklaşık yüzde 40‘ına denk gelen 6-7 milyon konutun yenilenmesinin veya güçlendirilmesinin gerektiği tahmin ediliyor. Bu verileri dikkate aldığımızda, depreme karşı dayanıklı binalar inşa etmenin önemi, su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu kapsamda yapıların mühendislik kurallarına uygun şekilde projelendirilmesi ve inşaat sürecinin denetimli yürütülmesi, depreme karşı güvenliği artıran en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Ayrıca bina bütünlüğünü sağlayan nitelikli ısı yalıtımı da bina mukavemetini artırarak yapı güvenliğine ciddi katkıda bulunuyor. Çünkü ısı yalıtımı, ısı hareketlerini ve buhar yoğuşmasını azaltarak yapılarda oluşabilecek nem, yoğuşma, korozyon gibi sorunların önüne geçerek yapının korunmasına yardımcı oluyor” dedi. 

“Isı yalıtımı olmayan binalar zamanla dayanıksız hale geliyor”  

Uzun vadede daha sağlıklı ve güvenli yaşam alanları için ısı yalıtımının gerekli olduğuna işaret eden San; “Yapı cephelerinde doğru ve kesintisiz uygulanmış nitelikli bir ısı yalıtım sisteminin olmaması, binanın zamanla dayanıklılığını kaybetmesine yol açabiliyor. Depreme dayanıklı yapıların oluşturulmasında ısı yalıtımının standart hale getirilmesi, gelecekte yaşanabilecek felaketlerin etkisini en aza indirmeye yardımcı olur. Nitelikli ısı yalıtımının bir inşaatın proje aşamasına dahil edilmiş olması elbette önemli. Ülkemizde, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 2017 yılından sonra inşa edilen binalarda ısı yalıtımı zorunlu olarak uygulandı. Ancak unutulmamalı ki bu tarihten önce inşa edilmiş, ısı yalıtımı olmayan ya da yeterli ve nitelikli bir ısı yalıtımı uygulaması bulunmayan binalarda bu uygulama sonradan da yapılabiliyor. Binaları yoğuşma ve korozyondan koruyabilmek için geç olmadan mantolama yaptırmak bina ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor. Bu noktada, kamu ve özel sektörün iş birliği içinde hareket etmesi ve denetim mekanizmalarının etkin çalışması büyük önem taşıyor. Yapı yönetmeliklerine uyum sağlanması ve binalarda enerji verimliliği sağlayan çözümlerin teşvik edilmesi hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından kritik bir adım. Sonuç olarak nitelikli ısı yalıtımı sayesinde yapıların ömrünün ve dayanıklılığının artması, deprem güvenliğini sağlamaya ciddi bir katkıda bulunuyor. Baumit olarak biz de sektörde oluşturduğumuz bilinçle sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulmasına destek olmayı hedefliyoruz. Depreme karşı dirençli şehirler oluşturmak için inovatif ve yapı güvenliğini ön planda tutan çözümler üretmeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. 

Okumaya Devam Et

GENEL

AKYAPI EN BÜYÜK ‘TİCARETHANE’ PROJESİNİ DUDULLU’DA HAYATA GEÇİRİYOR

Yayınlandı

-

27 yıldan bu yana ürettiği konut ve sanayi projeleri ile gayrimenkul sektörüne yön veren Akyapı, üç yıl önce başlattığı Ticarethane projelerinin en büyüğünü Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nin merkezinde hayata geçiriyor.
310 bin metrekarelik inşaat alanında başlanan projede 555 adet bağımsız bölüm, bugün satışa çıkarıldı. Proje, yaklaşık 8 bin kişiye tek başına istihdam sağlayacak.

Gerçekleştirdiği pek çok konut, ofis, alışveriş, yaşam merkezi, üretim ve lojistik tesisi ile gayrimenkul sektörüne 27 yıldır yön veren Akyapı, 3 yıl önce sanayi konseptiyle geliştirdiği Ticarethane projelerinin en büyüğünü şimdi Dudullu’da satışa çıkarıyor. Ticarethane Metkap, Ticarethane Hadımköy ve Ticarethane Başakşehir projelerinin ardından alıcılarına sunulmaya hazırlanan Ticarethane Dudullu, Türkiye’nin en önemli üretim üslerinden biri olan Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) merkezindeki tek parselde hayata geçirilecek. 

Kooperatifleri, fabrika alanları ve bağımsız firmalarıyla yıllık 2 Milyar Doları aşan ihracata sahip Dudullu OSB’nin kalbinde yer alan 555 adet bağımsız bölümün yer alacağı Ticarethane Dudullu’nun lansmanı, 10 Nisan Perşembe günü projenin satış ofisinde gerçekleştirildi. Akyapı Yönetim Kurulu Başkanları Mahmut Asmalı ve Hüseyin Dinçel’in katılımlarıyla düzenlenen lansman ile birlikte projenin satışları da başladı.

Okumaya Devam Et

GENEL

Betonarme Su Depoları, Yapıların Ömrünü Kısaltıyor

Yayınlandı

-

17 Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, hasarlı yapıların yüzde 64’ünde meydana gelen hasarın ana nedeni nemden kaynaklı korozyon olarak gösteriliyor. 

1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, binalarda korozyona neden olan betonarme su depolarının yapılara verdiği zarara dikkat çekerek, alınması gereken önlemleri paylaştı. 

Aktif deprem kuşağında yer alan Türkiye’de depremlerde meydana gelen can kayıplarının hemen hemen tamamı deprem tasarımı ve malzeme dayanımı yetersiz olan yapılardan kaynaklanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de ki 19 milyon konutun 14 milyonunun afet riski yönünden incelenmesi gerekiyor. 

1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, GRP su depolarının deprem anında ve sonrasında yapı güvenliğine  sağladığı katkıya dikkat çekti: 

Hasarlı yapıların yüzde 64’ünde hasarın ana nedeni nem

“17 Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, hasarlı yapıların yüzde 64’ünde meydana gelen hasarın ana nedeni nemden kaynaklı korozyon olarak gösteriliyor. Binalarda nemle mücadele edebilmek için binada kullanılacak ürün ve sistemlerin seçimini doğru yapmak gerekiyor. 

Su deposu seçimine dikkat!

Binalardaki su depolama sistemleri de bu konuda kritik rol oynuyor. Çünkü geleneksel sistemler olarak adlandırılan betonarme su depoları, depremler ve sarsıntılar nedeniyle zamanla statik taşıyıcılığını kaybederek, sızdırma problemlerinin oluşmasına neden olabiliyor. Bu durum ise korozyona sebebiyet vererek, binanın yük taşıma kapasitesini düşürüyor ve yapının ömrünü kısaltıyor. 6 Şubat depremleri sonrası sahada yaptığımız çalışmalarda da bina altlarındaki su depolarının ve yangın proses depoları gibi su depolama sistemlerinin yapıların mukavemetini ve korozyon dayanımını olumsuz yönde etkilediğine şahit olduk. Bu durumla mücadele edebilmek için binalarda ağır hasar oluşturabilecek betonarme depolama sistemleri yerine suyu güvenli bir şekilde depolayan ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılan  ‘GRP su deposu sistemleri’nin tercih edilmesi gerekiyor. Çünkü ‘GRP modüler su deposu’, yüksek mühendislik malzemesi olarak tanımlanan ve SMC olarak adlandırılan cam elyaf takviyeli kompozit malzeme’ ile üretiliyor. Cam elyaf takviyeli kompozit malzeme, dış basınçlara ve etkenlere karşı yüksek mukavemet katsayısına sahip olduğu için sarsıntılardan kaynaklı olarak oluşabilecek sızıntı probleminin önüne geçiyor ve yapı güvenliğinde önemli rol oynuyor” dedi.

Okumaya Devam Et

Trendler