Bizimle iletişime geçin

GENEL

İSRA HOLDİNG’DEN BAŞAKŞEHİR’DE FIRSATLARLA DOLU YENİ PROJE; HILLPORT FAMILY SUITES

Yayınlandı

-

“Premium yatırım fırsatı”

Çeyrek asra yakın süredir faaliyetlerini sürdüren ve önemli projelere imza atan İsra Holding, turizm sektöründe tamamladığı ve şu an hizmet veren V Orman Resort projesinden sonra ikinci proje olarak İstanbul’un parlayan yıldızı Başakşehir’de eşsiz yatırım potansiyeline sahip Hillport Family Suites projesine imza atıyor. Dünyaca ünlü markaların yer alacağı V Mall İstanbul AVM’ye tek asansörle ulaşma imkanı olan proje, yatırımcısına önemli kazançlar sağlayacak otel odaları ve home ofis alanlarından meydana geliyor. Kamu ve özel yatırımlarının tam merkezinde bulunan Başakşehir’deki Hillport Family Suites’in Mayıs 2026’da tamamlanması bekleniyor.

Öz sermaye ve güçlü ortaklık yapısıyla gayrimenkul, turizm, perakende, enerji ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren İsra Holding, İstanbul’un yükselen değeri Başakşehir’de yepyeni bir projeye imza atıyor. Premium yatırım fırsatının sunulduğu Hillport Family Suites, otel odaları ve home ofis alanlarından meydana gelirken benzersiz bir premium yatırım fırsatı sunuyor. Smart suite, comfort suite, deluxe suite ve home ofis alanlarını kapsayan proje, dünyaca ünlü markaları Başakşehir’de tek çatı altında buluşturacak V Mall İstanbul AVM’ye tek asansörle ulaşma imkanı sunuyor. Satışa çıktığı ilk gün yerli ve yabancı yatırımcılardan yoğun ilgi gören Hillport Family Suites, Başakşehir’in çehresini değiştirecek potansiyeliyle öne çıkıyor.

MEGAKENTİN YILDIZI BAŞAKŞEHİR’DE EŞSİZ YATIRIM POTANSİYELİ

2024 yılını 10 milyar doların üzerinde turizm geliriyle kapatması beklenen İstanbul, dünyanın en önemli destinasyonlarının başında geliyor. Özellikle İstanbul Havalimanı ve bağlantı yollarına yakın lokasyonlarda son yıllarda turizm yatırımları artarken, bölgede sadece 3 adet Premium otel olması yatırımcılar için benzersiz bir kazanç potansiyeli sunuyor. Hillport Family Suites projesi de Başakşehir’de yatırım yapmak isteyenler için eşsiz konseptiyle cazip yatırım imkanı tanıyor. Proje kapsamında satın alınan birimle birlikte yatırımcılar turizm tapusuna hemen sahip olurken, yılda 15 gün ücretsiz konaklama imkanına da sahip oluyor.

ŞEHRİN DOĞASINA UYGUN, YENİLİKÇİ MİMARİ

Kamu yatırımlarının ve ana ulaşım yollarının tam merkezinde konumlanan Başakşehir’de, 20 bin 400 metrekarelik arsa üzerinde konumlandırılan Hillport Family Suites projesi, sahip olduğu özellikler ve yenilikçi mimarisiyle dikkat çekiyor. 13 bin metrekarelik inşaat alanından meydana gelen ve toplamda 12 kat şeklinde tasarlanan Hillport Family Suites projesinde 173 bağımsız birim bulunuyor. Proje kapsamında 142 adet otel-turizm ünitesi yer alırken 31 adet home Office alanı yatırımcıların beğenisine sunuluyor.

İSTANBUL’UN KALBİNDE, KENTİN MERKEZİNDE

Turizm tapusuna sahip olan 2026 yılının Mayıs ayında tamamlanması planlanan Hillport Family Suites projesi, yıllık 200 milyon yolcu kapasitesine sahip olan İstanbul Havalimanı bağlantı yolu ve Kuzey Marmara Otoyolu’yla birlikte Yavuz Sultan Selim Köprüsü bağlantı yolunun yanı başında yükseliyor. 2 bin 700 yatak kapasiteli Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, 360 bin metrekarelik Başakşehir Millet Bahçesi ve 80 bin kişi kapasiteli Atatürk Olimpiyat Stadyumu, Hillport Family Suites’e çok yakın bir konumda yer alıyor.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

ODE Yalıtım: 40 Yılın Ardında Güçlü Bir Sektör Lideri 

Yayınlandı

-

1985 yılında kurulan ODE Yalıtım, yalıtım sektöründe 40 yılı geride bırakmaya hazırlanırken, %100 yerli sermaye ile global pazarda önemli bir oyuncu haline geldi. Yenilikçi ürünleri ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımıyla sektördeki liderliğini pekiştiren ODE Yalıtım, Avrupa’daki etkinliğini artırarak enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik alanında örnek bir model oluşturuyor.

Öncelikle, markanızın/firmanızın genel yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?  Hem global ölçekte hem de bölgesel olarak markanızın/firmanızın genel değerlendirmenizi alabilir miyiz?

1985 yılında kurulan ODE Yalıtım olarak, 1988 yılında yalıtım sektörüne odaklanma kararı aldık ve 1996 yılında ise üretici kimliğine kavuşarak yapı ve teknik yalıtım olmak üzere iki ana kategoride üretim yapmaya başladık. Bugün %100 yerli sermaye ile Ode yalıtım sektörde öne çıkıyor. Modern üretim tesislerimiz, 4 binden fazla ürün çeşidimiz ve 400 kişiden fazla çalışma arkadaşımız ile sektörünün önde gelen üreticileri arasında yer alıyoruz. Ürünlerimizi 6 kıtada ve 75’in üzerinde ülkeye ihraç ediyoruz. İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) tarafından verilen İhracatın Liderleri Ödül Töreni’nde “Yalıtım Malzemeleri İhracatı” kategorisinde 2022 ve 2023 yıllarında birincilik ödülüne layık görüldük.   2024 yılının da en güçlü adayları arasındayız.

Eskişehir ve Çorlu’daki modern üretim tesislerimizde, yapı yalıtımı ve teknik yalıtım olmak üzere iki ana kategoride üretim yapıyoruz. Yapı yalıtımı alanında geliştirdiğimiz ürünlerle bir binanın temelinden çatısına kadar farklı detaylarda ısı, su, ses ve yangın yalıtımı çözümleri üretiyoruz. Binaların tesisat yalıtımı, sanayi ve endüstriyel tesislerin yalıtımını kapsayan teknik yalıtımda ise kauçuk köpüğü, cam yünü ve taş yünü olmak üzere üç ürün grubunu da üreten ilk firmayız. 4 binden fazla ürün çeşidimizle yalıtım sektörünün en büyük üreticilerindeniz.  

İhracat pazarlarında rekabet gün geçtikçe sertleşiyor ancak biz müşterilerimizle daha yakın olmayı ve iş birliği içinde hareket etmeyi hedefliyoruz. İhracat pazarlarının katma değerli ürün taleplerine cevap verebilecek şekilde çalışıyoruz. Bunun için güçlü bir ürün geliştirme yapılanmamız var. Çok kısa sürede o pazarın ihtiyacına göre ürün geliştirebiliyoruz. Bu nedenle mevcut pazarlarımızda genişleme ve yeni pazar arayışlarını devam ettiriyoruz. Bulunduğumuz ihracat pazarlarında daha da derinleşebilmek, müşterilerimize daha yakın olmak için Ülke Müdürlükleri oluşturuyoruz. İngiltere/İrlanda ülke müdürlüğünü 2023 yılında kurduk.   Orta Avrupa için de hazırlıklarımızı tamamladık.

Markanızın sektörünüzdeki konumu hakkında neler söylemek istersiniz? 

Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli en büyük yalıtım şirketiyiz. 2025 yılında sektördeki 40’ıncı yılımızı kutlayacağız. Yurt içinde ve yurt dışında istikrarlı büyümemize devam ediyoruz. Özellikle Avrupa’da yeni iş birlikleri kurarak global pazarda etkimizi önemli ölçüde artırdık. Avrupa pazarında gerçekleştirdiğimiz özel çalışmalar ve ürün iyileştirmeleri sayesinde kalite standartlarımızı daha da yükseltip, ürünlerimizi Avrupa’nın talep ve ihtiyaçlarına daha uygun hale getirerek sektördeki liderliğimizi günbegün pekiştiriyoruz.

Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? 
Yalıtım sektörü, dünya genelinde enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularının ön planda olduğu bu dönemde kritik bir rol oynuyor. Çünkü yalıtım, hem enerji verimliliği hedeflerinin hayata geçirilmesinde hem de karbon ayak izinin azaltılmasında ilk adımlardan biri. Biz de bu vizyonla, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda Enerji Verimliliği, Sorumlu Üretim ve Tüketim, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar, Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı gibi alanlarda odaklanarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. “Yeşil Dünya Hedefimiz” ve “Sıfır Karbon Misyonumuz” çerçevesinde belirlediğimiz hedefler doğrultusunda; ekolojik çeşitliliği korumak, enerji tüketimini azaltmak, geri dönüşüm malzemelerini kullanmak ve paydaşlarımızı çevresel yönetim ve enerji verimliliği konularında bilinçlendirmek amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. Üretim süreçlerimizde, ham madde kaynağından başlayarak doğanın gereksinimlerini gözetiyor, karbon emisyonlarını atmosferden uzaklaştırmak için doğa bazlı çözümler geliştiriyoruz. Bu yaklaşımla, sektörde sürdürülebilir ve yenilikçi bir iş yapısını desteklemeyi amaçlıyoruz. 

Sürdürülebilir Dünya kapsamında özellikle odaklandığınız/hayata geçirdiğiniz Sosyal Sorumluluk Projeniz var mıdır, detaylarını öğrenebilir miyiz? 

Türkiye’de yalıtım sektöründeki ilk Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raporu’nu hazırlayan şirketiz. Sürdürülebilir mimariye yönelik projelerimiz bulunuyor. Örneğin yeşil çatı çalışmaları yapıyoruz. Yeşil çatılar, toplu yaşam alanlarını şehre geri kazandırıp, kentlerin yaşam kalitesi ve estetiğini artıran temel bir görevi yerine getiriyor. Biz de “Epigreen Yeşil Çatı Sistemi”mizle bitkilendirilmiş teras çatılara, üstün kaliteli ürünler sunuyoruz. Bu sistem sayesinde su yalıtımı zarar görmeden bitkilerin ihtiyaç duyduğu suyu depolamasını, fazlasını ise tahliye etmesini sağlıyoruz. Teras çatı, otopark üstü teraslar ve yer altı yapıları üstünde tasarlanan bitkilendirilmiş çatılar için farklı teknik özellikte ürünlerle ihtiyaca yönelik sistem çözümü sunuyoruz.  Bu sistem için ürettiğimiz Epikon Antiroot Kök Önleyici membran, sahip olduğu kök dayanımı özelliği ile bitki köklerinin ilerleyerek membranı delmesine izin vermiyor. Soğukta esneklik seviyesine göre Ataktik Polipropilen (APP) modifiye veya Stiren-Butadien-Stiren (SBS) modifiye bitümün özellikleriyle farklı tipte kök önleyici membran üretimleri yapabiliyoruz.      

Kurulduğumuz günden beri hem ülkemize hem de sektörümüze değer katma vizyonuyla hareket ediyoruz. ODE Yalıtım olarak, su yalıtımı konusunda bilinç artırıcı çalışmalar yapmak üzere çalışıyoruz.  Ne yazık ki Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinde yer alıyor. 17 Ağustos ve 6 Şubat gibi tarihte birçok büyük depreme şahitlik etmiş ülkemizde bu gerçeği değiştirmek mümkün olmasa da depremle yaşamayı öğrenmek ve buna uygun güvenli kentler inşa etmek gerekiyor. Güvenli kentlerin yolu sağlam binalardan, sağlam binaların yolu ise sadece sağlam temellerden değil, dayanıklı yalıtım sistemlerinden geçiyor. Bina sağlamlığı ve su yalıtımı arasında ise doğrudan bir ilişki bulunuyor. Eğer bir binada su yalıtımı yoksa ya da standartlara uygun bir şekilde yapılmadıysa binanın demir donatılarının taşıma kapasitesi 10 yılda yüzde 66 oranında azalıyorken deniz kenarlarında yüzde 70’e kadar çıkıyor. Bu çok ciddi bir oran ve maalesef örneklerini yıkılan binalarda görüyoruz. Kolon içinde demir kalmaması da sadece bina hasarına değil, can kayıplarına yol açıyor. Dolayısıyla su yalıtımı alanındaki bilinci mutlaka artırmamız gerekiyor.     

Bu konudaki bilinci ölçümlemek ve farkındalığı artırmak amacıyla 2023 yılında “Su Yalıtımı ve Binaların Deprem Güvenliği Algı Araştırması” gerçekleştirdik. Araştırma sonuçları oldukça çarpıcıydı. Araştırmamıza 26 ilden toplam bin 67 kişi katıldı. Aldığımız yanıtlar maalesef bu konuda bilinç düzeyinin çok düşük olduğunu gösterdi. Katılımcılara su yalıtımı, ev seçimindeki kriterler ve deprem başlıklarında sorular yönelttik. Katılımcıların sadece yüzde 2,2’sinin binanın depreme karşı dayanıklılığında su yalıtımının öneminin farkında olduğunu gördük. 100 katılımcıdan 45’i oturduğu binada su yalıtımı olup olmadığını bilmiyor. Katılımcıların yüzde 34,2’si binasında su yalıtımı olmadığını belirtirken, yalnızca yüzde 20,4’ü su yalıtımı bulunduğunu söyledi.  

Bu sonuçların ardından binaların depreme karşı dayanıklılığında su yalıtımının öneminin farkındalığı için harekete geçtik. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nil Türkeri’nin rehberliğinde, Y. Mimar Canan Baş ve Y. Mimar Sürhan Artuğ’un katkılarıyla akademik referans kitabımız “Binalarda Su Yalıtımı”nı hazırladık. 

Bu kitap dördüncü akademik referans kitabımızdı. 1999 yılında ‘Binalarda ve Tesisatta Isı Yalıtımı’ ve 2011 yılında ‘Isı Yalıtımı’ kitaplarını yayınlayarak sektöre değer katma yolunda önemli bir adım atmıştık. 2021 yılında tamamen yenilediğimiz ‘Uygulamalı ve Örnekli Isı Yalıtımı’ kitabıyla bu vizyonu bir adım ileriye taşıdık. 2024 yılında ise ‘Binalarda Su Yalıtımı’nı hazırladık ve kamuoyu ile buluşturduk. Önümüzdeki süreçte de ısı ve su yalıtımının enerji verimliliğine sağladığı katkıları toplumla paylaşarak, bu önemli verimlilik hareketine katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Müşteri tercihlerindeki değişimleri bizlerle paylaşır mısınız? 

Yalıtım sektöründe müşteri tercihlerinde belirgin değişimler gözlemleniyor. Özellikle bilinçlenen tüketici profili, sektör dinamiklerini dönüştürüyor. Tüketiciler artık enerji maliyetlerini azaltmak ve çevreye duyarlı çözümleri tercih etmek istiyor. Bu da enerji tasarrufu sağlayan yalıtım ürünlerine olan talebi artırıyor. Sürdürülebilir malzemeler ve çevre dostu yalıtım çözümleri daha fazla tercih edilmeye başlandı. 

Yalıtım, kullanım amacı açısından enerji tasarrufu sağlarken, üretim tekniği ve hammadde kullanımı açısından da döngüsel ekonomiye oldukça pozitif katkısı olan bir sektör. Günümüzde tüm dünyada büyük önem taşıyan konuların başında geliyor.  

Özellikle Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş bölgelerde, yalıtımın enerji tasarrufuna katkıları geniş çapta kabul ediliyor ve bu konuda önemli adımlar atılıyor. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi, Binalarda Enerji Performansı Direktifi (EPBD) ile enerji performansını artırmak için yalıtım standartları belirliyor. Türkiye’nin de bu alanda adımlar atması ve enerji verimliliği ile sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için yalıtım uygulamalarını yaygınlaştırması gerekiyor. Kentsel dönüşüm projeleri ve yeni binalarda yalıtım standartlarının artırılması hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük faydalar sağlayacaktır.  

Sektörünüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. AR-GE çalışmalarınızda sürdürebilirlik odaklı neler yaptığınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Ürün geliştirirken hem ihracat yaptığımız ülkelerin ihtiyaç ve taleplerini göz önünde bulundurmak hem de sürdürülebilirliği esas almak üzere 2021’de Greentech Ar-Ge adında bir inovasyon merkezi kurduk. Üretimde sürdürülebilirlik ve karbon salımını azaltıcı yeni üretim teknolojilerine odaklanıyoruz. Öncesinde de Ar-Ge birimimizde çok sayıda yenilikçi ürün geliştirmiştik. Örneğin özel bir üretim teknolojisi kullanarak geliştirdiğimiz ara bölme levhası Evomineral, sahip olduğu EUCEB belgesiyle (EUCEB-Mineral Yünler İçin Avrupa Sertifikasyon Kurulu) insan sağlığına olumsuz etkileri olan kimyasalları içermeyen elyaflardan üretildiğini kanıtlıyor. Doğal içeriği, tozumayan ve kaşındırmayan yapısıyla da uygulayıcı dostu olarak tanımlanıyor. Evomineral’in yanı sıra tüm ürünlerimiz için aldığımız EPD belgesiyle ürünlerimizin tüm çevresel etkilerini ve karbon ayak izini şeffaflıkla beyan ediyoruz. Kasım ayında Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından düzenlenen Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’nde yapılan törende de “Ürünlerine En Çok EPD Belgesi Alan Çevre Dostu Şirket” ödülünün sahibi olduk.

Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri adına uygulanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği İklim Hedefleri birtakım değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar Sera Gazı Emisyon Oranlarının çok ciddi oranda azaltılması ve 2050 yılında da net sıfırlanması hedeflemektedir. Geliştirdiğiniz ürünlerinizin üretim ve dağıtım süreçleri doğrultusunda çevresel etkileri de düşünüldüğünde, “Kurumsal Karbon Ayak İzi” konularında neler söylemek istersiniz? 

‘Sıfır Karbon Misyonu’ hedefimiz doğrultusunda, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve diğer çevreci yatırımlara öncelik veriyoruz. 2023 yılında Eskişehir fabrikamızın çatısına güneş enerjisi sistemleri (GES) yatırımını tamamlamıştık. 20 bin metrekarelik bu tesisimizin çatısı tamamen güneş panelleriyle kaplı. 2 bin 403 kWp kurulu güce sahip güneş enerjisi sistemi sayesinde, yıllık 3,2 milyon kWh enerji üretiyoruz. Bu, hem üretim sürecimizin çevresel sürdürülebilirliğini artırıyor hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını destekliyoruz. Tesisin yıllık enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını bu yatırımla karşılamaya devam ediyoruz. 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefimizi belirledik ve bu amaca ulaşmak için yenilenebilir enerji yatırımlarımızı artırıyoruz. Ham madde kaynağından başlayarak, ihtiyaç duyulan tüm üretim proseslerimizde doğanın ihtiyaç duyduğu özeni karşılamaya çalışıyor, karbon emisyonlarını atmosferden uzaklaştırmak için doğa bazlı çözümlere odaklanıyoruz. İklim krizsiz bir gelecek için dünya standartlarında yüksek kaliteli yalıtım çözümlerimizle enerji tasarrufu sağlıyoruz. Camyünü ürünümüzde yüzde 80’in üzerinde geri dönüştürülmüş ham maddeler kullanılıyor. Geri dönüştürülmüş malzemeleri ürünlerimizin içinde daha fazla kullanarak, döngüsel ekonomiye daha fazla katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu adımlarımızla sürdürülebilirlik odaklı ve yenilikçi bir iş yapısını desteklemeyi amaçlıyoruz. 

Sürdürülebilir Gelecek odaklı bir firma olarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik hedefleriniz, hedefleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz yol haritanız hakkında da bilgi alabilir miyiz? 

Sürdürülebilirlik bilinciyle, karbon emisyonlarını azaltmak için doğal çözümlere yöneliyoruz ve bu alanda yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Ürünlerimiz, yalnızca enerji tasarrufunu teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda iklim kriziyle mücadeleye de önemli katkılarda bulunuyor. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etme amacıyla dünya standartlarında yüksek kalitede yalıtım çözümleri sunmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Okumaya Devam Et

GENEL

Roca Group Türkiye: 100 Yıllık Mirasla Sürdürülebilir Geleceğe Yolculuk”

Yayınlandı

-


“Global vitrifiye sektörünün lideri Roca Group’un Türkiye temsilcisi, Eskişehir’deki üretim gücüyle hem yerel hem de uluslararası pazarlarda fark yaratıyor. 2045 yılı karbon nötr hedefiyle çevre dostu çözümler sunarak, sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunuyor.”

  1. Öncelikle, markanızın/firmanızın genel yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Hem global ölçekte hem de bölgesel olarak markanızın/firmanızın genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? Markanızın sektörünüzdeki konumu hakkında neler söylemek istersiniz?

100 yılı aşkın köklü geçmişiyle banyo ürünleri sektörünün globalde öncü markalarından biri olan ve dünyanın en büyük vitrifiye üreticisi konumundaki Roca Group’un Türkiye temsilcisiyiz. Bu kapsamda, Eskişehir’de yer alan ve Türkiye’nin üç büyük armatür fabrikasından biri olan üretim tesisimizde yılda 1 milyonun üzerinde parça üretimi gerçekleştiriyoruz. Türkiye’deki üretim gücümüz ve sektördeki uzmanlığımızla hem yerel hem de global pazarlarda müşteri beklentilerini en yüksek kalite standartlarında karşılıyoruz. Kalite odaklı yaklaşımımız ve yüksek üretim kapasitemizle sektördeki güçlü konumumuzu sürdürüyoruz. Yenilikçi çözümlerimizle, faaliyet gösterdiğimiz yurt dışı pazarlarında müşterilerimize değer katmayı ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. 

  1. Sürdürülebilir bir geleceğin sağlanmasında, üretim süreçlerinin ve ilgili hammadde/tedarik zinciri operasyonlarının tüm dünya ile koordineli bir şekilde yönetilmesi günümüzde çok daha önem arz eden bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? Sürdürülebilir Dünya kapsamında özellikle odaklandığınız/hayata geçirdiğiniz Sosyal Sorumluluk Projeniz var mıdır, detaylarını öğrenebilir miyiz?

Sürdürülebilirlik, Roca Grubu’nun odak noktası olan konuların başında geliyor. Bu doğrultuda, tüm operasyonlarımızda çevresel etkileri minimize etmeyi, kaynakların verimli kullanımını sağlamayı ve toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmeyi hedefleyen bir strateji izliyoruz. 2045 yılında karbon nötr olma hedefine ilerlerken, üretim süreçlerinden lojistik operasyonlara kadar her alanda çevre dostu çözümler geliştirmeye odaklanıyoruz. 

  1. Üretimde Sürdürülebilir Stratejiye sahip bir firma olarak, markanıza sağladığı katma değerler neler oldu? Sürdürülebilir marka olarak ürünleriniz müşteri tercihlerinde farkındalık oluşturdu mu? Müşteri tercihlerindeki değişimleri bizlerle paylaşır mısınız?

Müşteri tercihlerinde sürdürülebilirliğe olan ilginin arttığını net bir şekilde gözlemliyoruz. Tüketiciler, yalnızca estetik veya işlevsel özellikler aramakla kalmayıp, artık satın aldıkları ürünlerin doğaya etkilerini de önemsiyorlar. Bu bilinçli tercihler doğrultusunda ürünlerimizde kullandığımız yenilikçi su tasarrufu teknolojileri ve sürdürülebilirlik odaklı çözümler, müşterilerimiz arasında pozitif bir farkındalık oluşturdu. 

  1.  Sektörünüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Emek yoğun AR-GE çalışmalarınızda sürdürebilirlik odaklı neler yaptığınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu doğrultuda, yeni yatırımlarınız ve sürdürülebilir yeni ürünleriniz/yeni markalarınız olacak mıdır?

Sektörümüzün gelişimi için AR-GE çalışmalarına büyük bütçeler ayırıyor ve sürdürülebilirlik odaklı projelerimizi her geçen gün daha da ileriye taşıyoruz. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıl Avusturya’nın Gmunden tesisinde devreye aldığımız dünyanın ilk elektrikli tünel fırını, seramik sağlık gereçleri ve seramik sektörü için yeni bir dönemin başlangıcını temsil ediyor. Geleneksel yöntemlerden ayrılarak tamamen elektrikle çalışan bu fırın, karbon salınımını minimuma indirirken, enerji verimliliğinde çığır açan bir inovasyon olarak öne çıkıyor. Bu adım, sadece çevreye olan etkilerimizi azaltmakla kalmayıp, sürdürülebilirlik vizyonumuzun bir yansıması olarak sektörde de fark yarattı. Bu fırının seramik sektöründe sürdürülebilirlik arayışı için bir çözüm olacağına inanıyoruz. 

  1. Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri adına uygulanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği İklim Hedefleri birtakım değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar Sera Gazı Emisyon Oranlarının çok ciddi oranda azaltılması ve 2050 yılında da net sıfırlanması hedeflemektedir. Geliştirdiğiniz ürünlerinizin üretim ve dağıtım süreçleri doğrultusunda çevresel etkileri de düşünüldüğünde, “Kurumsal Karbon Ayak İzi” konularında neler söylemek istersiniz?

Sürdürülebilirlik, Roca Grubu’nun kurumsal stratejisinde merkezi bir yere sahip ve iş yapış biçimimizin temelini oluşturuyor. Çevresel etkileri en aza indirme hedefiyle yürüttüğümüz karbon arındırma projemiz kapsamında, 2018 yılından bu yana  grup olarak CO2 emisyonlarını yüzde 39 azaltmayı başardık. Enerji kullanım yoğunluğunu yüzde 47 düşürdük; İspanya, Portekiz ve Çin dahil birçok ülkedeki fabrikamızda kurulan güneş enerjisi panelleriyle toplamda 21 bin 800 panele ulaştık. Yine fabrikamızda su tüketimimizi yüzde 47, su kullanım yoğunluğumuzu ise yüzde 55 oranında azalttık. Türkiye de dahil olmak üzere İspanya, Fas ve Portekiz fabrikalarımızda başlatılan su verimliliği planı bu alandaki ilerlememizi sürdürüyor. Roca Türkiye olarak, ürün ve üretim tesislerimizde sürdürülebilirlik esaslarına göre çalışıyoruz.  Bu kapsamda, kaplama tesislerimizde sıcak su ihtiyacını ortadan kaldırarak doğalgaz ve elektrik tüketiminde tasarruf sağladık. Ayrıca kompresörlerden elde edilen atıl ısıyı kışın bina ısıtmasında, yazın ise duşlarda kullanımı ile enerji verimliliğini artırdık. Sürdürülebilir bir dünya için belirlediğimiz 2045 yılı karbon nötr olma hedefine ulaşmak amacıyla çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.

  1. Sürdürülebilir Gelecek odaklı bir firma olarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik hedefleriniz, hedefleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz yol haritanız hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için belirlediğimiz hedeflere ulaşmak adına çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu doğrultuda, her aşamada daha verimli, daha çevre dostu üretim süreçleri oluşturmayı hedefliyoruz. Özellikle fabrikalarımızda su tasarrufu sağlamak, bu yol haritamızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Su kaynaklarının verimli kullanılması, hem çevresel etkilerimizi azaltmak hem de sürdürülebilir üretim süreçlerimizi güçlendirmek adına kritik bir alan. Bu hedef doğrultusunda, üretim tesislerimizde su geri kazanım sistemleri ve suyun verimli kullanımı için sürekli iyileştirmeler yapıyoruz. Ayrıca, tüm fabrikalarımızda su tüketimini izleyen ve optimize eden dijital çözümler kullanarak, suyun daha verimli bir şekilde yönetilmesini sağlıyoruz. Bu bağlamda, Eskişehir’deki fabrikamız da, Veolia Water Technologies Ibérica tarafından tavsiye edilen döngüsel su stratejisinin ilk kez uygulamaya koyulduğu iki pilot bölgeden biri seçildi. 

Okumaya Devam Et

GENEL

“Yerli Gücün Global Yolculuğu: Warmhaus’un Sürdürülebilirlik ve Teknoloji Vizyonu”

Yayınlandı

-

46 bin metrekarelik üretim tesisinde, yüzde yüz yerli sermaye ile kombi, radyatör ve yoğuşmalı kazan üretimi yapan Warmhaus, 40’tan fazla ülkeye ihracat başarısıyla global pazarda fark yaratıyor. Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme stratejileriyle sektöre öncülük ediyor.

  • Öncelikle, markanızın/firmanızın genel yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? 

Firmamız Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi’nde (TEKNOSAB) bulunan 46 bin metrekare üretim alanına sahip üretim tesisinde panel radyatör, kombi, şofben ve duvar tipi yoğuşmalı kazan üretiyor. Toplam 5 üretim hattı ve 3.600.000 metretül üretim kapasitemiz var. Türkiye genelinde 2000 satış noktamız ve 200 yetkili servimiz ile tüketicilerimize ulaşıyoruz.  Ürünlerimizin yanı sıra tüketicilerimiz için ürünlerimizi en verimli ve tasarruflu şekilde kullanabilecekleri ve tüm hizmetlerimizden kolayca yararlanabilecekleri dijital uygulamalar geliştiriyoruz.

  • Hem global ölçekte hem de bölgesel olarak markanızın/firmanızın genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? 

Faaliyetlerimize Çelikpan olarak 1996 yılında panel radyatör üretimi ile başladık. 2016 yılının Eylül ayında ise cihaz üretimini faaliyet alanlarımıza ekledik. Warmhaus marka adı ile markalaşma çalışmalarımız 2017 yılında başladı. Cihaz tarafında genç bir marka olmamıza rağmen üretim kapasitemiz, teknolojimiz ve yenilikçi bakış açımız ile sektörde kombi üretim alanında da çok kısa bir süre içerisinde fark yaratan bir marka olarak yer aldığımızı belirtebilirim. Bugün itibari ile Warmhaus markalı ürünlerin 40’tan fazla ülkeye ihraç ediliyor olması bizim için gurur vericidir. 

  • Markanızın sektörünüzdeki konumu hakkında neler söylemek istersiniz? 

Yüzde yüz yerli sermaye ile panel radyatör, kombi, yoğuşmalı kazan ve şofben üretimi yapan tek şirketiz.

  • Sürdürülebilir bir geleceğin sağlanmasında, üretim süreçlerinin ve ilgili hammadde/tedarik zinciri operasyonlarının tüm dünya ile koordineli bir şekilde yönetilmesi günümüzde çok daha önem arz eden bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? 
  • Müşteri tercihlerindeki değişimleri bizlerle paylaşır mısınız? 

Tüketici ve pazar araştırmaları sonucunda özellikle son dönemlerde enerji ve su gibi önemli ve tükenebilir kaynakların sorumlu kullanımı konusunda farkındalığın arttığını gördük. Markamızın geliştirdiği ürünlerde ve kullandığı teknolojilerde kaynakların verimli kullanımı önemli özelliklerinin başında geliyor. Çevre ve bilinçli tüketim konusunda farkındalığın artması ile insanların kullanacakları ürünleri seçerken tasarruf edebilecekleri, enerjiyi en verimli şekilde kullanabilecekleri, yenilenebilir enerji kaynakları kullanabilen ve çevreci ürünleri tercih etmeye başladılar. 

  • Sektörünüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Emek yoğun AR-GE çalışmalarınızda sürdürebilirlik odaklı neler yaptığınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Warmhaus olarak “Bi’ Başka Gelecek” mottomuz ile çalışmalarımız sürdürüyoruz. Bu mottomuzun çıkış noktası da gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek. Sorumlu bir marka olma anlayışı ile çevreye zarar vermeyecek, enerjiyi en verimli şekilde kullanabilen ve tasarruflu ürünler geliştiriyoruz. Ar-Ge çalışmalarımızın odağında bu var. Yenilikçi ve katma değerli ürün ve teknolojilerimizi yüksek kalite standartlarında müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerine sunam için çalışıyoruz.  Bu kapsamda Ar-Ge ekibimiz ile bugüne kadar sektörümüze pek çok ilki kazandırdık. Kendi sınıfında dünyanın en küçük kombisi MinerWa’da bunlardan birisi. MinerWa Ar-Ge ve inovasyona yaptığımız yatırım sonunca çıkan bir ürünümüz. MinerWa kombi aynı zamanda dünyanın en prestijli tasarım ödüllerini art arda kazanan ilk kombi oldu. Ayrıca Türkiye’de ilk defa Warmhaus tarafından üretilen Gaz Adaptif Sistemli kombi var. Gaz Adaptif Sistem farklı gaz kalitesi ve alev miktarlarında tasarruflu şekilde çalışmasını sağlıyor.  Ayrıca kombilerimizde bulunan “Pre-heat” özelliği sıcak suyun musluğa gelme süresini düşürerek, suyun ısınması için beklenen süreyi minimuma indiriyor. Bu özellik sayesinde sıcak suyunuz hep hazır olurken yaşam için en önemli kaynağımız olan suyun boşa akmasının da önüne geçiliyor. 

Kombilerimizin özel izolasyonu minimum ısı kaybını sağlayarak çevreye zarar verebilecek gereksiz gaz tüketiminin önlenmesini sağlıyor. Bunun yanı sıra kombilerimiz NOx sınıfı 6 olduğu için düşük emisyon değerlerine de sahip. Ürünlerimizde kullanılan yüksek kalite komponentler sayesinde ürünler uzun yıllar kullanılabiliyor. Ürünlerimizin en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak için dijital uygulamalar da geliştiriyoruz. Wi-Fi Akıllı Oda Termostatı ürünümüz RecoWa dijital uygulaması ile birlikte kullanıldığı zaman kullanıcısına kombinin tüm özelliklerini uzaktan kontrol etmeyi sağlıyor. Kullanıcının kendi yaşam tarzına göre kombi kullanımını düzenleyebilmesi gereksiz enerji sarfiyatı ve karbon salınımını da önüne geçiyor.   

  • Bu doğrultuda, yeni yatırımlarınız ve sürdürülebilir yeni ürünleriniz/yeni markalarınız olacak mıdır? 

Mevcuttaki düşük karbon emisyonlu kombilerimize ek olarak yenilenebilir enerji kaynakları kullanan ısı pompası ve elektrikli kombi projelerini ürün yol haritasında konumlandırdık. Önümüzdeki yıl elektrikli kombiyi pazara sunmayı planlıyoruz.  Ayrıca kısa vadede ısı pompasını ürün gamımıza dahil etmeyi planlıyoruz.  

  • Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri adına uygulanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği İklim Hedefleri bir takım değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar Sera Gazı Emisyon Oranlarının çok ciddi oranda azaltılması ve 2050 yılında da net sıfırlanması hedeflemektedir. Geliştirdiğiniz ürünlerinizin üretim ve dağıtım süreçleri doğrultusunda çevresel etkileri de düşünüldüğünde, “Kurumsal Karbon Ayak İzi” konularında neler söylemek istersiniz? 

Firma olarak dünyamızın geleceği için çevreci ürünler geliştirmeye devam ederken, kendi faaliyetlerimizi de aynı bakış açısı ile düzenliyoruz. Warmhaus da SKDM uyumunu sağlamak amacıyla araştırma çalışmalarına başladık. İhtiyaçların belirlenmesinin ardından bir rota belirleyerek çalışmalarımıza başlıyor olacağız.  TEKNOSAB’da bulunan yeni tesisimiz enerji verimliliği yüksek bir tesis olarak sektörün en yeni teknolojilerine sahip. Bu yatırımımızın odağında sürdürülebilir bir üretim modeline geçmek vardı. Yeni fabrikamızda da özellikle bu konuda yatırımlar yaptık. Enerji verimliliği yüksek tesis ekipman yatırımlarımız yapıldı. Bunların yanı sıra kendi enerjimizi üretmek adına fabrika çatımızda GES kurulumu için fizibilite çalışmaları yapıyoruz. 

  • Sürdürülebilir Gelecek odaklı bir firma olarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik hedefleriniz, hedefleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz yol haritanız hakkında da bilgi alabilir miyiz? 

İştiraki olduğumuz Beyçelik Holding’in tüm grup şirketleri için belirlemiş olduğu sürdürülebilirlik çalışmaları için bir yol haritası var. Bu yol haritasında 5 ana başlık yer alıyor. Bu başlıklar bizim için de bir rehber niteliği taşıyor. Sürekli Geliştirme ve İyileştirme odak noktası ile Ar-Ge, inovasyon ve dijitalleşmeyi faaliyetlerimize entegre ediyoruz. Bu anlayış ile kaliteli, kullanıcıya ve çevreye fayda sağlayan, ihtiyaca uygun ürünler geliştirmeye devam edeceğiz. İklim Değişikliği ile Mücadele odağında mevcut iş süreçlerimizi çevresel etkileri en aza indirecek şekilde yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Tedarik Zincirimiz başta olmak üzere etki ettiğimiz tüm değer zincirinde sürdürülebilirlik yaklaşımımızı yaygınlaştırmak için çalışmalar yürüteceğiz. 

Okumaya Devam Et

Trendler