Bizimle iletişime geçin

GENEL

Modüler inşaat, sektörde küresel bir devrim yaratabilir

Yayınlandı

-

13 trilyon dolarlık değeriyle inşaat, küresel ekonominin en büyük sektörlerinden biri. Teknolojik gelişmeler, sürdürülebilirlik trendleri ve artan kentleşme, inşaat sektörünü şekillendirmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan veriler 2030 yılına kadar yaklaşık 3 milyar insanın konut bulmada zorluk yaşayacağını öngörüyor. Bu durum da inşaat sektöründe dönüşüm ihtiyacını daha acil hale getiriyor. Son dönemde sektörde öne çıkan trendlerin başında ise modüler çelik yapılar geliyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Yapılan araştırmalar modüler inşaat sektörünün dünyada 2040 yılına kadar yüzde 6’yla yüzde 10 arasında yıllık büyümeyle 1,1 trilyon dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaşabileceğini gösteriyor. Ülke olarak çelik yapı endüstrisini kurarsak depreme karşı dirençli, hızlı, ekonomik ve sürdürülebilir bir yapım yöntemine sahip olurken sadece inşaat yapan değil, ihraç eden bir ülke de olabiliriz.” diyor.

Küresel inşaat sektörü, teknolojik gelişmeler ve değişen tüketici ihtiyaçları paralelinde hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Akıllı bina teknolojileri, sürdürülebilir inşaat teknikleri ve modüler yapılar gibi yenilikler inşaat sektöründe verimliliği artırırken çevresel etkileri de azaltmayı hedefliyor. 

2025 ve sonrasında sektöre damgasını vurması beklenen konuların başında ise modüler inşaat teknikleri geliyor. Modüler inşaat, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, 2 veya 3 boyutlu modüllerin fabrikalarda üretilip şantiyede birleştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, inşaat sürecini hızlandırırken iş gücü ihtiyacını da azaltıyor. Modüler teknikler, inşaatın planlama, tasarım ve montaj aşamalarını eş zamanlı yürüterek, geleneksel yöntemlere göre süreci yüzde 40’a varan oranda kısaltıyor.

Modüler inşaat, küresel inşaat sektöründe büyük bir dönüşüm yaratabilir

Yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey & Company’nin “The next big arenas of competition” isimli araştırma raporunda* modüler inşaatın küresel inşaat sektöründe devrim yaratacağı öngörülüyor. Rapor, binalar ve inşaat sektörünün küresel emisyonların yüzde 37’sinden sorumlu olduğunun altını çizerken, modüler inşaatın karbon ayak izini azaltmak için yenilikçi bir çözüm sunduğunu da ortaya koyuyor. 

Depreme en güvenli çözüm: Çelik yapılar ve modüler inşaat metodu

2025 ve sonrasının inşaat trendleri arasında öne çıkan modüler teknikler hem çevre hem de deprem açısından güvenli bir çözüm sunuyor. Buna karşın modüler inşaat sektörü hem ülkemizde hem de global arenada henüz istenen hacme ulaşabilmiş değil. 

McKinsey & Company tarafından hazırlanan rapor; 2022’de yeni yapılardan oluşan 8 trilyon dolarlık pazarın yaklaşık yüzde 2’sinin modüler inşaat teknikleri kullanılarak inşa edildiği gösteriyor. Uzmanlar ise modüler inşaat sektörünün önümüzdeki 10-15 yıl içinde önemli ölçüde genişleyebileceğini ve globalde yıllık yüzde 6 ila yüzde 10 arasında bir büyüme hacmine ulaşabileceğini öngörüyor. 

Modüler inşaat, yapay zeka araçlarından faydalanıyor

Yapay zeka, son dönemde her sektörde olduğu gibi inşaat sektörünün de dinamiklerini değiştirecek yenilikler sunuyor. Proje yönetiminden tasarım aşamasına, inşaat süreçlerinin her aşamasında yenilikçi fırsatlar sunan yapay zeka çözümlerinin kullanılacağı alanların başında ise yapıların dijital ikizlerinin oluşturulması geliyor. Özellikle BIM (Building Information Modeling: Yapı Bilgi Modellemesi) bu sürecin başlangıç noktası kabul ediliyor. 

İnşaatın tüm aşamalarında görev alan kişilerin proje süreciyle ilgili güncel bilgilere ve detaylara kolayca ulaşmasını sağlayan BIM, daha verimli bir tasarım yönetimi sağlarken üretim süreçlerindeki maliyetleri düşürmeye yardımcı olacak çözümler de sunuyor.

Diğer yandan; dijital ikiz teknolojisi de işletmelerin kaynakları en efektif şekilde kullanabilmelerini sağlarken çalışan güvenliği risklerinin de ortadan kaldırılmasına destek oluyor. Gerçek alanların, nesnelerin, binaların ve altyapı tesislerinin sanal bir kopyasının çıkartılması olarak tanımlanabilecek dijital ikiz teknolojisi, gelişmiş simülasyon ve analiz yetenekleriyle inşaat sürecindeki potansiyel zorlukları ve çeşitli senaryoları simüle ediyor.

Türkiye’nin “off-site construction” yani “saha dışı yapı üretimi/ modüler inşaat” alanının öncülerinden biri olan Consera da proje aşamasında tüm tasarım ve üretim süreçlerinde BIM ve dijital ikiz teknolojilerini kullanıyor. Modülerleştirme ile standardizasyon yaklaşımını benimseyen şirket, bu teknikleri kullanarak tasarım, fabrika ve şantiye süreçlerini birbirine entegre ederek montaj ve genel proje süresinin kısaltılmasını sağlıyor.

Çelik yapılar kentsel dönüşüm için en uygun çözüm

Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Dünya Çelik Birliği (WSA) verilerine göre Türkiye 2020’de dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi. Fakat bu hacim ülkemizde inşa edilen çelik yapılara maalesef bugüne dek yansımış değil. Türkiye’de endüstriyel yapılarda çelik kullanımının 20 yılda yüzde 1’den 5’lere geldiğini görüyoruz. Ancak ne yazık ki bu konuda konutlar için yeterli bir artış yaşanmadı. Geçtiğimiz dönemde çelik yapıların toplam binalara oranı konutlarda yaklaşık yüzde 0,5 artış ile yüzde 1,5’e ulaştı. Endüstriyel ve modüler yapı sistemlerinin sağladığı birçok avantaj var. Bu sistemler sayesinde; beklenmeyen maliyet artışları önlendiği gibi, çoğu işin fabrikada gerçekleştirilmesi nedeniyle iklim gibi olumsuz durumların yaratacağı gecikmeler ve sürpriz harcamaların da önüne geçiliyor. Üretimin fabrikada yapılarak alanda birleştirildiği “off-site construction”, sahadaki inşaatlarda karşılaşılabilecek insan hatalarını ortadan kaldırıyor. Bu yöntemle inşaatta hem işler hem de maliyet daha kontrollü gerçekleştiriliyor. Ayrıca, tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de işçi ve usta kısıtı yapılaşmamızda büyük bir engel teşkil etmeye başladı. İnşaat sahasında her koşulda vardiyalı çalışmak mümkün değil, buna karşın modüler yapılar 7/24 fabrika ortamında üretilebiliyor. Tabi, modüler yapıların yapı fiziğine olumlu katkılarının başında gelen enerji verimliliğini de unutmamak gerekiyor.” diyor. 

Her fırsatta off-site construction’ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çizdiklerini belirten Şimşek, “Bunun temel nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekanlar oluşturmak. İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizin hızla olası depremlere hazırlanması gerekiyor. Bunun için dünyada ortaya konulmuş formül ise niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan ‘Kentsel Dönüşüm’. Sürdürülebilir bir inşa ve yapı sistemini tüm ülkeye yayabilmek ve Türkiye inşaat sektörünün payını, gücünü dünya pazarında daha da arttırmayı amaçlıyoruz. Konut ihtiyacının kısa vadede karşılanmasının önünü açacak modüler çelik konut yapımı; inşaat yapıcıları ile çelik yapı üreticilerinin el ele vererek sektöre canlılık getirecekleri çok önemli bir konu.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Form Endüstri Ürünleri’nden Archone Defence’e Kesintisiz İklimlendirme Çözümü

Yayınlandı

-

Savunma sanayinin öncü tesislerinden Archone Defence, iklimlendirme tercihini Form Endüstri Ürünleri’nden yana kullandı. Kocaeli-Dilovası’ndaki üretim tesisi, 6 adet Lennox Rooftop sistemiyle verimli ve güvenilir iklimlendirme çözümlerine kavuştu.

Form Endüstri Ürünleri, Archone Defence’in Kocaeli-Dilovası’ndaki silah üretim tesisini Lennox marka HVAC sistemleriyle iklimlendirdi. Savunma sanayinin kritik üretim gereksinimlerine uygun olarak projelendirilen sistemde, 6 adet 230 kW kapasiteli Lennox Rooftop cihazı kullanıldı. Isı pompası ve doğal gaz ısıtmalı yapısıyla öne çıkan sistem, yüksek enerji verimliliği ve esnek çalışma prensibiyle üretim süreçlerinde optimum iklimlendirme sağlıyor.

Savunma sanayine özel iklimlendirme çözümü

Archone Defence Fabrikası, üretim sürecinin kesintisiz devam etmesi için yüksek performanslı ve güvenilir HVAC çözümlerine ihtiyaç duyarken bu ihtiyacı, Form Endüstri Ürünleri tarafından sağlanan Lennox Rooftop cihazları ile karşıladı. Hem ısı pompası hem de doğal gaz ile çalışabilen bu sistem, değişken hava koşullarında kesintisiz ve verimli bir iklimlendirme sağlamaktadır. 

Projede kullanılan Lennox marka çatı tipi klima sistemleri, ısıtma, soğutma ve havalandırma işlevlerini tek bir ünitede birleştirerek tesisin geniş alanlarında homojen hava dağılımı sağlıyor. Çift yakıtlı (heat pump + doğal gaz ısıtmalı) yapısıyla dikkat çeken sistem, enerji tüketimini optimize ederken çevre dostu çözümler sunuyor.

Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik

Lennox Rooftop cihazları, gelişmiş modüler fan yapısı ve ikili kompresör sistemi sayesinde hem tam yükte hem de kısmi yükte yüksek enerji verimliliği sağlıyor. Bu cihazlar, üstün performans sunarken düşük işletme maliyetleriyle öne çıkıyor ve uzun ömürlü yapısıyla savunma sanayinin sürdürülebilir üretim süreçlerine katkıda bulunuyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri, geleceğin mimarları ve mühendisleri ile İlham Verenler Kulübü’nde bir araya geldi

Yayınlandı

-

Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri, sektör paydaşları ile bir araya geldiği İlham Verenler Kulübü etkinliklerini sürdürüyor. Bu kapsamda düzenlenen “Geleceğin Mimarları ve Mühendisleri Buluşması”, İzmir’de Ege Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Etkinlikte, sektördeki en son gelişmeler, teknolojik yenilikler ve kariyer fırsatları ele alınırken, öğrenciler alanında uzman isimlerle birebir iletişim kurma fırsatı buldu.

Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri, sektör paydaşları olan mimarlar, mühendisler ve proje yöneticileri gibi profesyonellerle bir araya gelmek ve birbirilerine karşılıklı ilham kaynağı olabilmek amacıyla kurduğu “İlham Verenler Kulübü” etkinliklerine devam ediyor. İzmir’de Ege Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, makine mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, inşaat mühendisliği, bilgisayar mühendisliği ve iklimlendirme alanında öğrenim gören meslek yüksekokulu öğrencileri, sektörün önde gelen isimleriyle bir araya gelerek Mitsubishi Electric’in iklimlendirme çözümleri hakkında bilgi edinme fırsatı buldu. Etkinliğin açılış konuşmasını, Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri Ürün ve Pazarlama Birim Müdürü Dr. Murat Hoşgör yaptı.

 Sektör profesyonelleri ve öğrenciler birbirlerine ilham oldu

Etkinlik boyunca sektörün profesyonelleri, katılımcılarla bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri Reklam ve Halkla İlişkiler Yetkilisi Ali Çalt, gerçekleştirdiği sunumda Mitsubishi Electric markasının tarihsel yolculuğuna, Türkiye’deki gelişmiş teknolojilere sahip ürün çeşitliliğine ve müşteri odaklı çözümlerine dair detaylı açıklamalar yaptı. Mitsubishi Electric Türkiye Standart ve Regülasyonlar Takım Müdürü Neslihan Fındık, sektördeki başarı hikayesini ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşarak genç mimar ve mühendis adaylarına ilham verdi. Mitsubishi Electric Türkiye İnsan Kaynakları Yetkilisi Şeyma Başar ise şirketin kariyer fırsatları hakkında değerli bilgiler sunarak öğrencilere profesyonel hayatlarına dair yol gösterdi. Etkinlik, öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği soru-cevap seansı ardından sona erdi.   

Dr. Murat Hoşgör, etkinlikle ilgili yaptığı açıklamada, İlham Verenler Kulübü’nün üçüncü buluşmasını Ege Üniversitesi öğrencileri ile gerçekleştirmekten büyük bir mutluluk duyduklarını belirtti. Öğrencilerin yoğun ilgisinin ve etkinliğe aktif katılımının kendilerini son derece memnun ettiğini vurgulayan Hoşgör, “Genç mimar ve mühendis adaylarını sektörün en son gelişmeleriyle buluşturmayı, onların kariyer yolculuklarında ilham verici bir deneyim yaşamalarını sağlamayı ve geleceğin profesyonellerine rehberlik etmeyi amaçlıyoruz. Bu tür etkinlikler sayesinde öğrencilerle birebir etkileşim kurarak, onların sektöre ve profesyonel iş hayatına dair sorularını yanıtlamak ve bilgi paylaşımında bulunmak bizler için de çok kıymetli. İlham Verenler Kulübü kapsamında, Türkiye’nin farklı bölgelerinde paydaşlarımızla buluşmaya ve sektörün geleceğine birlikte katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.

Okumaya Devam Et

GENEL

İşletmeler, enerji maliyetlerini yenilikçi teknolojiler ile düşürüyor

Yayınlandı

-


Türkiye’nin öncü akışkan teknolojileri üreticisi Masdaf, pompa sistemlerinde enerji tasarrufu sağlamak için bakım ve performans optimizasyonuna odaklanan yenilikçi çözümler sunuyor. Masdaf, pompa sistemlerinin verimli kullanımı ve periyodik bakım ile işletmelerin enerji maliyetlerini azaltıyor.
 
Endüstriyel süreçlerin ve altyapının en kritik parçalarından biri olan pompalar, dünya genelinde elektrik enerjisi tüketiminin yüzde 20’sinden fazlasını oluşturuyor. Bu da işletmeler için ciddi enerji maliyetleri anlamına geliyor. Ancak enerji verimliliği sağlamak, sadece maliyetleri düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir bir dünya için önemli bir adım niteliğinde taşıyor. Pompa sistemlerinde verimli kullanım, periyodik bakım ve performans optimizasyonu hem enerji tasarrufu sağlamak hem de çevresel etkileri minimize etmek için kritik öneme sahip.
 
Yüksek verimli pompa teknolojilerinin kullanımı pompa sistemlerinin enerji verimliliğini artıran için en etkili yöntemlerden biri. Geleneksel pompalar, işletmelerde ciddi enerji kayıplarına yol açabilirken, yeni nesil yüksek verimli pompalar yüzde 10 ila 30 arasında daha az enerji tüketerek daha yüksek performans sağlayabiliyor ve işletmelerin enerji maliyetlerini düşürmelerine yardımcı oluyor.
 
 
Frekans kontrollü sürücüler ile işletmelerin enerji verimliliği artıyor
Pompa motorlarının hızını ihtiyaca göre ayarlayan frekans kontrollü sürücüler (VFD) de işletmelerin enerji verimliliğini yüzde 30’a kadar artırmalarına yardımcı olan etkili bir çözüm olarak öne çıkıyor. VFD teknolojisi sayesinde, pompa motorları sadece ihtiyaç duyulan miktarda enerji kullanarak çalışıyor ve gereksiz enerji tüketiminin önüne geçiyor. Bu da enerji maliyetlerinin düşmesine ve sistemin ömrünün uzamasına katkı sağlıyor. Çünkü, VFD’ler pompa sistemlerinde anlık performans ihtiyacına göre hassas kontrol sağlayabiliyor ve böylece daha stabil ve verimli bir operasyon gerçekleşmesine imkân tanıyor.
 
Bakım çalışmaları, beklenmedik durumların önüne geçerek verimliliği artırıyor
Pompa sistemlerinde enerji verimliliğini artırmanın ve yüksek performans sağlamanın en etkili yollarından biri de periyodik bakım. Düzenli olarak gerçekleştirilen bakım çalışmaları, sistemde meydana gelebilecek arızaların önceden tespit edilmesine olanak tanıyor ve bu sayede beklenmedik durumların önüne geçiliyor. Bu süreçte filtrelerin temizlenmesi, contaların kontrol edilmesi ve mekanik parçaların incelenmesi gibi adımlar hem sistemin ömrünü uzatıyor hem de işletmenin enerji maliyetlerini düşürüyor. Yapılan araştırmalara göre, düzenli bakım yapılan pompa sistemleri, enerji verimliliğini yüzde 10 ila 15 oranında artırabiliyor.
 
Optimum verimlilik sağlayan sistemler, gereksiz enerji tüketiminin önüne geçiyor
Pompa sistemlerinde enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmanın bir başka yolu ise sistem optimizasyonu. Optimum verimlilik sağlanamayan sistemlerde, gereksiz enerji tüketimi artarken işletme maliyetleri de yükseliyor. Bu nedenle, pompa sistemlerinin en iyi performansı sunması için boru hatları, basınç seviyeleri ve debi ayarlarının düzenli olarak optimize edilmesi gerekiyor. Sistem optimizasyonu kapsamında, boru hatlarındaki gereksiz basınç kayıplarının önlenmesi, pompa ve motorun doğru hizalanması ve debinin ihtiyaca uygun şekilde ayarlanması gibi işlemler yer alıyor. Bu tür optimizasyon çalışmaları, enerji kayıplarını yüzde 30’a kadar azaltabiliyor ve pompa sistemlerinin daha az enerji tüketerek daha verimli çalışmasını sağlıyor.
 
Akıllı kontrol çözümleri de enerji verimliliği sağlayan önemli etmenler arasında yer alıyor. Bu sistemler, pompaların çalışma süreçlerini gerçek zamanlı olarak izleyerek yalnızca ihtiyaç duyulan debide ve basınç seviyesinde çalışmalarını sağlıyor. Gereksiz pompa çalışmasını önleyerek enerji tüketimini azaltır ve sistemin daha verimli çalışmasına katkıda bulunuyor. Akıllı kontrol çözümleri, sensörler ve otomasyon teknolojileri ile entegre çalışarak pompanın yük durumuna göre hızını ve çalışma süresini optimize ediyor. Bu sayede enerji tüketimi en aza indirilirken, sistemde aşınma ve yıpranma da azalıyor.
 
 
“Doğru teknoloji kullanımı ile enerji maliyetlerini düşürmek mümkün”
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Masdaf Genel Müdürü Erhan Özdemir, “Enerji verimliliği günümüz işletmeleri için sadece maliyetleri düşürmek değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da kritik bir unsur haline geldi. Özellikle sanayi tesislerinde yüksek enerji tüketen pompaların verimli kullanımı, enerji tasarrufunun yanı sıra operasyonel sürekliliğin sağlanması açısından da büyük önem taşıyor. Pompa sistemlerinde doğru teknoloji kullanımı enerji maliyetlerinin azaltma stratejilerinde önemli bir yer tutuyor. Bu teknolojilerin yanı sıra düzenli bakım ve akıllı kontrol çözümleri ile enerji tüketimini önemli ölçüde azaltmak ve olası kesintilerin önüne geçmek mümkün. Masdaf olarak, müşterilerimize en verimli çözümleri sunarak hem işletmelerin enerji maliyetlerini düşürmelerine yardımcı oluyor hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyoruz. Yüksek verimli pompalar, frekans kontrollü sürücüler ve sistem optimizasyonu gibi yenilikçi çözümlerimizle sanayi işletmelerinin kesintisiz ve verimli çalışmasını destekliyoruz.” dedi.

Okumaya Devam Et

Trendler