Bizimle iletişime geçin

GENEL

TOBB’dan RVM Systems Türkiye’ye “En Çevre Dostu Kadın Girişimci Şirketi” ödülü

Yayınlandı

-

İsveç merkezli lider geri dönüşüm otomat tasarımcısı ve üreticisi RVM Systems Türkiye; TOBB, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu ve TEPAV iş birliğinde gerçekleştirilen Türkiye’nin Girişimci Kadın Gücü Yarışması’nda “En Çevre Dostu Kadın Girişimci Şirketi” ödülünün sahibi oldu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), TOBB Kadın Girişimciler Kurulu (KGK) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğinde gerçekleştirilen Türkiye’nin Girişimci Kadın Gücü Yarışması’nın ödülleri sahiplerini buldu. ​Tüketicileri tek kullanımlık ambalajları geri dönüştürmeye teşvik ederek, atıkları azaltıp gelecek nesiller için çevreyi korumaya yardımcı olan ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunan RVM Systems Türkiye, “Girişimci Kadın Gücü” kategorisinde “En Çevre Dostu Kadın Girişimci Şirketi” ödülüne layık görüldü. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde; T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk’ün katılımıyla düzenlenen törende RVM Systems Türkiye adına ödülü Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Eroğlu aldı.

“Ödülü, geleceğe dair hedefler için ilham kaynağımız olarak da görüyoruz”

Ödülün daha büyük hedefler ve projelere ilham olacağını vurgulayan RVM Systems Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Eroğlu, “Şirketimiz için büyük bir onur ve motivasyon kaynağı olan bu ödül, yıllardır süren özverili çalışmalarımızın ve sürdürülebilirlik alanındaki çabalarımızın takdir edilmesinin bir göstergesi. Çalışanlarımızın ve tüm paydaşlarımızın katkılarıyla, daha sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

Yeni hedef, özellikle geri dönüşüm ve atık yönetimi alanlarına daha fazla katkı

Sürdürülebilirlik yönünde atacakları inovatif adımlarla verimliliği artırıp müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden  Eroğlu, “Bu adımlarımızla sektördeki liderliğimizi pekiştireceğiz. Özellikle geri dönüşüm ve atık yönetimi alanlarında daha fazla katkı sağlamak, yeşil enerji çözümlerini benimsemek ve sürdürülebilir iş uygulamaları konusunda daha fazla projeye imza atmak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Aynı zamanda çalışanlarımızın eğitimine ve gelişimine yatırım yaparak, daha kapsayıcı ve verimli bir çalışma ortamı oluşturmayı hedefliyoruz” ifadelerinde bulundu.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

3D Baskı ile Yapı İnşası: Geleceğin Mimarisi

Yayınlandı

-

Gelişen teknoloji, mimarlık ve inşaat sektöründe devrim yaratıyor. Bu devrimlerden biri de 3D baskı teknolojisinin yapı inşasında kullanılması. Geleneksel yapı metotlarını yeniden tanımlayan bu yenilik, hem ekonomik hem de süreçsel açıdan çeşitli avantajlar sunuyor.

Gelişen teknoloji, mimarlık ve inşaat sektöründe devrim yaratıyor. Bu devrimlerden biri de 3D baskı teknolojisinin yapı inşasında kullanılması. Geleneksel yapı metotlarını yeniden tanımlayan bu yenilik, hem ekonomik hem de süreçsel açıdan çeşitli avantajlar sunuyor. Bu makalede, 3D baskının mimarlık ve inşaat alanında kullanımını, sağladığı faydaları ve gelecekteki potansiyelini inceleyeceğiz.

3D Baskı Teknolojisi Nedir?

3D baskı, bilgisayar destekli tasarımları (CAD) kullanarak üç boyutlu nesneler üreten bir teknolojidir. Bu teknoloji, katman katman malzeme ekleyerek üretim yapar. Malzeme olarak genellikle beton, plastik, metal veya biyokompozitler kullanılır. 3D baskı teknolojisi sayesinde, karmaşık geometrilere sahip yapıları hızlı ve hatasız bir şekilde inşa etmek mümkün hale gelmiştir.

3D Baskı ile Yapı İnşasının Avantajları

1. Hızlı ve Etkin İnşaa Süreci

3D baskı teknolojisi, geleneksel yapı tekniklerine göre çok daha hızlı bir şekilde yapıları tamamlar. Bir bina şablonunu haftalar hatta günler içerisinde inşa etmek mümkün hale gelir. Bu durum, zaman tasarrufu sağlayarak projelerin daha kısa sürede teslim edilmesine olanak tanır.

2. Maliyet Tasarrufu

Geleneksel inşaat süreçlerinde iş gücü, malzeme israfı ve lojistik gibi unsurlar önemli maliyetlere yol açar. 3D baskı ise malzemeyi sadece gereken miktarda kullandığı için atıkları azaltır ve iş gücü ihtiyacını minimuma indirir.

3. Çevre Dostu Uygulamalar

Malzeme israfını azaltan ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanabilen 3D baskı teknolojisi, çevre dostu bir alternatiftir. Ayrıca karbon ayak izini azaltan bu yöntem, sürdürülebilirlik açısından da önem taşır.

4. Tasarımda Esneklik

3D baskı, karmaşık ve yenilikçi tasarımları kolayca hayata geçirme imkânı sunar. Geleneksel metotlarla çözülemeyen tasarım zorlukları bu teknolojiyle kolayca aşılabilir.

3D Baskı ile Yapılan Önemli Projeler

1. Dubai Belediyesi Ofisi

Dünya’nın ilk tam 3D baskıyla inşa edilen yapısı olan Dubai Belediyesi Ofisi, bu teknolojinin pratikte uygulanabilir olduğunu göstermektedir. Sadece 17 gün içerisinde tamamlanan bu proje, maliyet ve süre avantajını kanıtlamıştır.

2. Winsun Teknolojileri (Çin)

Çin merkezli Winsun, 3D baskı teknolojisiyle düşük maliyetli ve sürdürülebilir evler inşa etmiştir. Bu projeler, ekonomik konut sorununa çözüm sunmayı hedeflemektedir.

3. ICON’un Sosyal Konut Projesi

ABD merkezli ICON firması, özellikle gelişmekte olan ülkelerde barınma sorununa çözüm sunmak için sosyal konutlar inşa etmektedir. Hızlı ve uygun maliyetli bu yapılar, yoksulluk içerisindeki bireyler için umut vaad etmektedir.

3D Baskının Geleceği

3D baskı teknolojisinin gelecekte inşaat sektöründe daha yaygın hale gelmesi bekleniyor. Uzayda yapı inşasından, afet bölgelerinde hızlı konut çözümleri sunmaya kadar çok geniş bir yelpazede kullanılması mümkün. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması öncesinde malzeme dayanıklılığı, yasal düzenlemeler ve çeşitli teknik zorluklar gibi konuların çözülmesi gerekmektedir.

Okumaya Devam Et

GENEL

Sürdürülebilirlik Stratejilerinde Yeni Yol Haritası: Çifte Önemlilik 

Yayınlandı

-

Sürdürülebilirlik günümüzde şirketlerin yalnızca çevresel hassasiyetini değil, aynı zamanda finansal sağduyularını da test eden bir gereklilik haline geldi. 

Artan iklim krizi, yoğunlaşan sosyal sorumluluk beklentileri ve sıkılaşan düzenlemelerle karşı karşıya kalan şirketler, sadece kâr odaklı yaklaşımla uzun vadede varlıklarını sürdüremiyor. Bu noktada devreye giren çifte önemlilik (double materiality) kavramı, sürdürülebilirlik raporlaması yapan şirketlerin hem finansal hem de çevresel ve sosyal etkilerini değerlendirerek bütüncül bir iş modeli geliştirmelerine olanak sağlıyor.  

Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) çerçevesinde yer alan ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gibi kuruluşlar tarafından sürdürülebilirlik stratejilerinde uzun vadeli başarının anahtarı olarak görülen bu kavramı derinlemesine inceleyelim.

Çifte önemlilik, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini iki temel eksende değerlendirmesini sağlar: etki önemliliği ve finansal önemlilik.

Etki Önemliliği: Şirket faaliyetlerinin çevre, toplum ve paydaşlar üzerindeki doğrudan ya da dolaylı etkilerini değerlendiren bir süreçtir. Buradaki temel amaç, bu etkilerin boyutunu, yaygınlığını ve geri döndürülemezliğini belirlemektir. Etki önemliliği, şirketlerin toplum ve çevre üzerindeki sorumluluklarını şeffaf bir şekilde raporlamalarını sağlar.

Finansal Önemlilik ise bir şirketin finansal performansını etkileyebilecek risk ve fırsatları analiz eder. Burada, şirketin gelecekteki finansal durumu, operasyonel sürdürülebilirliği ve yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek faktörler göz önünde bulundurulur. Örneğin, iklim değişikliği ile ilgili yeni düzenlemeler bir şirketin operasyon maliyetlerini artırabilir ve bu da finansal bir risk haline gelebilir. Aynı zamanda, yeni teknolojilere yatırım yaparak finansal fırsatlar elde edilebilir.

Sonuç olarak, AB  Regülasyonları kapsamında talep edilen  sürdürülebilirlik raporlamasının önemli bir gerekliliği olan çifte önemlilik analizini doğru uygulayabilen şirketler, hem finansal performanslarını optimize edebilir hem de çevreye ve topluma olan etkilerini azaltarak uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilirler.

Şirketler İçin Neden Kritik Bir Strateji?

1. Kapsamlı Risk Yönetimi

Çifte önemlilik, şirketlerin riskleri yalnızca finansal açıdan değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkiler açısından da yönetmelerine olanak tanır. Bu iki yönü birlikte ele almak, yalnızca finansal sonuçlara odaklanıldığında göz ardı edilebilecek risklerin daha iyi yönetilmesini sağlar. Örneğin, bir şirket iklim düzenlemelerinden kaynaklanan finansal risklerle karşılaşabilirken, aynı zamanda çevresel bozulmaya da katkıda bulunarak itibarını zedeleyebilir.

2.Regulasyonlara Uyum 

Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok hükümet ve düzenleyici kurum, çifte önemlilik ilkesiyle uyumlu olan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) gibi çerçeveler oluşturmuştur. Bu standartlara uyum, yasal risklerden kaçınmak ve bu kuralların uygulandığı pazarlara erişim sağlamak açısından hayati önem taşır. Çifte önemliliği proaktif bir şekilde benimseyen şirketler, gelecekteki düzenleyici değişikliklere daha hazırlıklı olur.

3. Yatırımcı İlgisi

Yatırımcıların giderek daha fazla ESG faktörlerine önem vermeye başladığını gözlemliyoruz. Çifte önemlilik, bir şirketin performansı hakkında daha bütüncül bir bakış açısı sunarak hem finansal riskleri hem de uzun vadeli sürdürülebilirlik uygulamalarını kapsar. Bu yaklaşımı benimseyen şirketler, genellikle daha şeffaf ve ileri görüşlü olarak algılanır. Yatırımcılar, düzenleyiciler ve tüketicilerin kurumsal sürdürülebilirlik çabalarına yönelik artan beklentileriyle uyum sağlayan bu şeffaflık, sosyal olarak sorumlu yatırımcıları cezbetmelerine ve sürdürülebilir finansman sağlamalarına yardımcı olur.

5. Rekabet Avantajı ve Uzun Vadeli Değerler

Finansal ve etkisel önemliliği karar alma süreçlerine dahil eden şirketler, inovasyon ve farklılaşma fırsatlarını belirleyebilirler. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, başlangıçta maliyetleri artırabilir ancak uzun vadede maliyet tasarrufu, risk azaltma ve itibar artışı gibi faydalar sağlayabilir. Sosyal ve çevresel sorunlara duyarlılık göstermek, müşteri sadakati, yetenekli çalışanları elde tutma ve yeni pazarlara erişim gibi avantajlar sağlayabilir.

6. Daha İyi Paydaş İlişkileri

Çifte önemlilik, şirketleri çalışanlar, yerel topluluklar ve çevre gibi çeşitli paydaşların perspektiflerini göz önünde bulundurmaya teşvik eder. Bu sayede şirketler, bu gruplarla daha güçlü ilişkiler kurabilir, bu da artan destek ve iş birliği, daha az çatışma ve operasyonel sosyal lisansın güçlenmesiyle sonuçlanabilir. Paydaşların endişelerini dinleyen ve yanıtlayan bir kurum, meşruiyetini koruma ve uzun vadede başarılı olma olasılığı daha yüksek olan bir işletmedir.

7. Değişen Dünyada Dayanıklılık

Günümüzün dinamik ortamında faaliyet gösteren şirketler, iklim değişikliği, kaynak kıtlığı, sosyal eşitsizlikler ve değişen tüketici beklentilerinden kaynaklanan baskılarla karşı karşıyadır. Çifte önemlilik, bu değişen dinamikleri stratejik planlamalarına dahil ederek işletmelerin daha dirençli hale gelmesine yardımcı olur. Hem finansal hem de finansal olmayan riskleri göz önünde bulundurarak şirketler, hızla değişen dünyada zorlukları daha iyi aşabilir ve fırsatları değerlendirebilirler.

Sonuç

Günümüzde sadece finansal riskleri değil, çevresel ve toplumsal sorumlulukları da göz önünde bulundurmak, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek isteyen şirketlerin önceliği haline geldi. Çifte önemlilik yaklaşımını benimseyen işletmeler, finansal disiplinlerini korurken, günümüzde çok daha önem kazanan çevresel ve sosyal etkilerini dengeli bir şekilde yönetebiliyor. 

Sürdürülebilirliğin giderek daha fazla kurumsal değerle ilişkilendirildiği bir çağda, çifte önemliliğin şirketler için hem kurumsal itibarı hem de paydaşlarla olan ilişkileri güçlendirdiği ve geleceğin iş dünyasında kalıcı bir yer edinmelerini sağlayan bir yol haritası olduğu unutulmamalı.

Dr. Emre Ilıcalı

Altensis Yönetici Ortağı

Okumaya Devam Et

GENEL

Atlas Copco Kompresör Tekniği Geliştirdiği Teknolojilerle ‘Sürdürülebilir Verimlilik’i ve Yeşil Dönüşümü Hedefliyor

Yayınlandı

-

Atlas Copco Kompresör Tekniği, geliştirdiği teknolojilerle endüstride sürdürülebilirliği ve yeşil dönüşümü odağına alarak, “sürdürülebilir verimlilik” mottosuyla ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan sorumlu çözümler yaratmaya odaklanıyor. Türk sanayisinin geleceğinin sürdürülebilir verimlilik ve enerji tasarrufunda olduğunu belirten Atlas Copco Kompresör Tekniği Yağsız Hava Bölüm Müdürü Handan Çilingir, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nın önemine dikkat çekti.

Sanayide enerji kullanımı, son yılların en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Enerjiyi verimli kullanmak, daha az enerji ile daha fazla üretim yapmak ve enerjide maliyetleri düşürmek, KOBİ’lerden büyük fabrikalara kadar herkesin önceliği. Atlas Copco Kompresör Tekniği, yüzde 65’e varan enerji tasarrufu sağlayan kompresör teknolojileriyle enerji verimliliğini artırırken karbon ayak izini düşürmeyi başarıyor. Bu çözümler, çevresel etkileri azaltmanın yanı sıra işletme maliyetlerinde de önemli avantajlar sağlıyor.

Atlas Copco Kompresör Tekniği Yağsız Hava Bölüm Müdürü Handan Çilingir, sanayinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak çözümler sunduklarını belirterek, “Enerji verimliliğini merkeze alarak çevresel etkileri minimize eden kompresör teknolojilerimizle sektör standartlarını yeniden tanımlıyoruz. Bu sayede hem ekonomik hem çevresel açıdan sorumlu bir yaklaşımı benimsiyoruz” dedi.

Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’na Tam Uyum

Avrupa Birliği’nin 2050 yılında sıfır karbon emisyonu hedefi doğrultusunda açıklanan Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile tamamen uyumlu çözümler sunduklarını belirten Çilingir, “Atlas Copco Kompresör Tekniği olarak, geliştirdiğimiz enerji tasarruflu kompresörler, sadece maliyetleri düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda karbon salınımını da önemli ölçüde azaltıyor. Bu ürünlerimiz, enerji verimliliği sağlayarak çevre dostu sanayi uygulamalarına katkı sunuyor” dedi. Çilingir, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nın 1 Ocak 2026’dan itibaren tüm dünyada uygulanacağını hatırlatarak, “Yeşil dönüşüm için geliştirdiğimiz ürünler, müşterilerimizin çevresel hedeflerine ulaşmalarında önemli rol oynuyor. Enerji verimliliğini önceleyerek geliştirdiğimiz teknolojik ürünler, düşük enerji tüketimi ve yüksek performans sunuyor. Bu ürünlerimiz, müşterilerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında yardımcı oluyor, geleceği düşünerek hareket ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Yenilenebilir Enerji ve Geri Dönüşüm

Atlas Copco Kompresör Tekniği, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonunu destekleyen çözümleriyle de sanayinin çevresel sorumluluklarını yerine getirmesine önemli katkılar sağlıyor. Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla uyumlu kompresör sistemleri, çevre dostu operasyonları teşvik ederken, enerji şebekelerinde sürdürülebilirliği artırarak işletmelere uzun vadede mali tasarruf avantajları sunuyor. Handan Çilingir, “Kompresörlerimizin kullanım ömrü sona erdiğinde, geri dönüşüm süreçlerini en verimli şekilde yönetiyoruz. Doğal kaynakları koruma çabamız ve çevresel etkinin minimuma indirilmesine yönelik adımlarımız, sürdürülebilir geleceğe olan bağlılığımızın bir göstergesidir” dedi.

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler